14 Kasım 2008 Cuma

The Brand New Dark Side of the Moon

Luna'ya düşkün ama katiyen lunatic olmayan bir insan olarak artık özümle ağzım arasındaki "ay"ın biraz çekilmesini istiyorum, zamanının geldiğini düşünüyorum, biliyorum.
Ruha düşen gölgeler hiçbir zaman kendi bedeninki olmuyor, bir adım sağa kaçıyorsun, ı-ıh, üç adım sola; kontrol? hayır, yine üstüne düşmüş.
neler yapabildiğine hayret ediyorsun bu gölgenin.
dilini tutabiliyor, gülümsemeni dondurabiliyor, elini çektirebiliyor, kafanı durdurabiliyor, hissini tıkayabiliyor, istemini engelleyebiliyor, hevesini söndürebiliyor, cesaretini kırıp hep çok önden ya da olmaması gereken kadar geriden gitmene sebep olabiliyor. tecrübelerinin sıfırlandığı ana mıhlayıp bırakabiliyor. bırak ki sevilmemişi sevmeye, denenmemişi denemeye, denilmemişi söylemeye niyetlenmeyi, belleğinden hali hazırdakilerden bir demet çıkarmana bile müsaade etmiyor.
bağlanmış basiretin, lal olmuş dilin, sevimsiz ifaden ve itici cümlelerinle kalıveriyorsun ortada.